4 Ocak 2016 Pazartesi

RASULULLAH'IN HAKLARI

Bismillahirrahmanirrahim, Hamd, yalnızca Allah'adır.
Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in Hakları

Allah tebârekeveteâlâ, Peygamber sallallâhu aleyhi vesellem’i göndermekle ve onun risâlet güneşinin doğmasıyla bize bü- yük bir ikrâm ve lütufta bulunmuştur. O şöyle buyurmuştur: “Allah, iman edenlere; âyetlerini okuyan, onları arıtan, onlara kitap ve hikmeti öğreten, kendilerinden bir peygamber gön- dermekle (büyük bir) iyilikte bulunmuştur. Hâlbuki onlar, ön- celeri apaçık sapıklıkta idiler.”Al-i İmran, 164.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in, üzerimizde, yerine getirmemiz, dikkat etmemiz, ihmal etmememiz veya basite almamamız gereken birçok hakkı vardır. İşte bu haklardan bazıları:


1- Ona İman Etmek

Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in ilk hakkı, kendisi- ne inanılması ve risâletinin tasdik edilmesidir. Kim Allah’ın Rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem’e ve onun, peygamberlerin so- nuncusu olduğuna inanmazsa, ondan önce gelen bütün pey- gamberlere inansa bile, kâfirdir.

Kur’ân, Allah’ın Rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem’e inanılma- sını ve risâletinden şüphe edilmemesini emreden âyetlerle doludur. Bunlardan birisi de, Yüce Allah’ın şu buyruğudur: “Allah’a, Peygamberine ve indirdiğimiz nûra (Kur’ân’a) iman edin.” Teğabun, 8.

Şu âyet de aynı konudadır: “Mü’minler ancak, Allah’a ve rasûlüne inanmış, sonra şüpheye düşmemiş olanlardır.” Hucurat, 15.

Yüce Allah, kendisini ve Rasûlünü inkâr etmenin, helak olma ve can yakıcı azabın sebeplerinden olduğunu açıkla- mıştır: “Bu, onların Allah’a ve rasûlüne karşı gelmelerinden- dir. Kim Allah’a ve rasûlüne karşı gelirse, (bilsin ki,) hiç şüphe- siz Allah’ın cezası çok şiddetlidir.” Enfal, 13.

Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Muhammed’in canı elinde olan Allah’a yemin olsun ki, şu ümmetten Yahudi olsun, Hıristiyan olsun, beni duyup da be- nimle gönderilene iman etmeyen, kesinlikle cehennemlik olur.” Müslim.

2- Ona İttiba Etmek/Uymak, Peşinden Ve İzinden Gitmek

Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’e uymak, ona iman et- menin gerçek delilidir. Peygamber’e inandığını iddia edip de sonra onun emrini yerine getirmeyen, yasakladığı şeylerden vazgeçmeyen ve sünnetlerinden hiç birine uymayan, iman iddiasında yalancıdır. Çünkü iman, kalplere yerleşen ve dav- ranışların tasdik ettiği şeyin adıdır.

Allah teâlâ rahmetinin ancak, rasûlü’ne uyan ve ona itaat edenlere ulaşacağını açıklamıştır: “Rahmetim her şeyi kap- samıştır. Onu, (bana karşı gelmekten) korunup sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım. Onlar, o ümmî peygambere tâbi olan kimselerdir.” A’raf, 156, 157.

Yine Yüce Allah, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in gös- terdiği yoldan yüz çevirip emrine karşı gelenleri can yakıcı bir azapla tehdit etmiştir: “Onun emrine karşı gelenler, başlarına bir bela gelmesinden veya can yakıcı bir azaba uğramaktan sakınsınlar.” Nur, 63.

Allah teâlâ, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in verdi- ği hükme teslim olunmasını ve onun hükmünden memnun kalınmasını emretmiştir: “Hayır! Rabbine and olsun ki, onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.” Nisa, 65.

3- Onu Sevmek

Tam ve mükemmel olarak sevilmesi, Peygamber sallal- lâhu aleyhi ve sellem’in ümmeti üzerindeki haklarındandır. O şöyle buyurmuştur: “Sizden biri; ben ona, çocuğundan, babasından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadıkça iman etmiş olmaz.” Muttefekun aleyh.

Müslüman adını taşısa ve onların arasında yaşasa bile, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’i sevmeyen bir insan mü’min değildir.

En büyük sevgi, mü’minin Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’i, kendisini sevdiğinden daha fazla sevmesidir. Ömer b. el-Hattâb radıyallâhu anh, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e şöyle demişti: Allah’ın Rasûlü! Sen, kendim hariç, bana her şeyden daha sevimlisin. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem: “Hayır, canım elinde olana yemin ederim ki, ben sana ken- dinden de daha sevimli olmadıkça iman etmiş olamazsın” diye cevap verdi. Ömer: Vallahi, sen şimdi bana kendimden daha sevimlisin, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Şimdi oldu, Ömer!” dedi. Buhârî.

4- Ona Destek Olmak
Bu, onun sağken ve öldükten sonra en güçlü hakların- dandır. Sağlığında, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in ashâ- bı bu görevi en iyi şekilde yerine getirdiler.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in vefatından sonra, tenkit edenlerin tenkidiyle, cahillerin tahrifiyle ve sahtekârla- rın sahiplenmesine karşı, sünneti savunulmaya başlandı.

Birisi ona kötülük yapınca veya alay edince yahut yüce makamına uygun olmayan nitelikler verince, onun yüce şah- sı da savunuluyordu.

Zamanımızda ise, İslâm peygamberini tenkit etme ve kötüleme kampanyası artmıştır. Bütün Müslümanlar, bunları yapanları yalan ve iftiralarından vazgeçirmek için, ellerindeki bütün güç vasıtaları ve baskı araçlarını kullanarak peygam- berlerini savunmaya başladılar.

5- Davasını Yaymak

İslâm’ı, yeryüzünün bütün bölgelerine yaymamız ve daveti tebliğ etmemiz, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e vefakârlıktır. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyur- muştur: “Bir âyet de olsa benden duyduğunuzu tebliğ edin (başkalarına duyurun).”(Buhârî.) Başka bir hadiste de şöyle buyur- muştur: “Senin vasıtanla, Allah’ın bir kişiye hidâyet vermesi, kırmızı develere sahip olmandan daha hayırlıdır.” Muttefekun aleyh.

O sallallâhu aleyhi ve sellem: “Kıyâmet günü diğer ümmetlere sizin çokluğunuzla övüneceğini”(Ahmed ve Sünen sahipleri rivâyet etmiştir.) buyurmuştur.

Ümmetin çok olma sebepleri arasında, onların Allah’a davette bulunması ve insanların İslâm’a girmeleri de vardır. Allah teâlâ, kendisine davetin, peygamberlerin ve onların yo- lunda olanların görevi olduğunu belirtmiştir: “De ki: Benim yolum budur; ben ve bana uyanlar basîretle insanları Allah’a çağırırız.” Yusuf, 108.

Bu ümmetin, Allah’ın kendilerine verdiği göreve sarıl- maları gerekir. Görev, davet etme, tebliğde bulunma, iyiliği emretme ve kötülüğü men etmedir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Siz, insanlar için ortaya çıkarılan, iyiliği em- reden, kötülükten alıkoyan ve Allah’a iman eden hayırlı bir ümmetsiniz.” Al-i İmran, 110.

6- Sağken ve Vefatından Sonra, Ona Saygı Göster- mek

Bu da, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’İn birçok kişinin, ihmal ettiği haklarındandır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Doğrusu seni, şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Allah’a ve rasûlüne iman edesiniz, ona yardım edesiniz, ona saygı gösteresiniz ve O’nu (Allah’ı) sabah akşam tesbih edesi- niz diye.” Feth, 8–9.

İbn Si’dî şöyle demiştir: “Yani, Rasûl’e yardım edin, ona saygı gösterin, onun haklarını yerine getirin. Ayrıca ona bü- yük bir minnet borcunuz vardır.”

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in ashâbı, onu yücelti- yor, ona büyük bir saygı gösteriyorlardı. Konuştuğunda, onu, başlarının üzerinde kuş varmışçasına dinlerlerdi.

Yüce Allah’ın: “Eyimanedenler! Seslerinizi, Peygamber’in sesini bastıracak şekilde yükseltmeyin. Farkına varmadan amellerinizin boşa gitmemesi için, Peygamber’e birbirinize bağırdığınız gibi yüksek sesle bağırmayın”(Hucurat, 2.) sözü inince, Ebû Bekir radıyallâhu anh: Vallahi, bundan sonra seninle ancak sır arkadaşı gibi konuşacağım, dedi.

Vefatından sonra, ona gösterilecek saygı ise sünneti- ne uymak, emrine saygı göstermek, hükmünü kabul etmek, sözünü edeple dinlemek, bir görüş veya mezhepten dolayı sözüne aykırı davranmamakla olur. Şafiî rahimehullah şöyle demiştir: Müslümanlar, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in sünnetinden haberdar olana, herhangi birisinin görüşü sebe- biyle onu bırakmasının helal olmadığında ittifak etmişlerdir.

7- Her Anıldığında Ona Salât Getirmek

Allah-u teâlâ mü’minlere Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e salât getirmelerini emretmiştir: “Allah ve melekleri Peygamber’e salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salât ve selâm edin.”  Ahzab, 56.

Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Yanında anıldığımda bana salât getirmeyenin burnu yere sürtülsün.” Müslim.

Yine Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuş- tur: “Kıyâmet gününde, insanların bana en yakını, bana en çok salât getirendir.” Tirmizî. el-Elbânî hasen olduğunu söylemiştir.

Şu da Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in sözüdür: “Cim- ri, yanında anıldığımda, bana salât getirmeyendir.”Ahmed, Tirmizî. el-Elbânî sahîh olduğunu söylemiştir.

Müslümanın, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in adını duyması ve ona salât getirmede cimrilik yapması saygısızlık- tır. İmam İbnu’l-Kayyim rahimehullah Celâu’l-Efhâm fi’s-Salâti ve’s-Selâm alâ Hayri’l-Enâm adlı kitabında, Rasûlullah sallal- lâhu aleyhi ve sellem’e salât getirmenin birçok faydasını belirt- miştir. Bu kitaba müracaat edilebilir.

8- Onun Dostlarıyla Dost, Düşmanlarına Düşman Olmak

Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir topluluğun; babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa Allah’a ve rasûlüne düşmanlık edenlerle dostluk ettiğini göremezsin. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir rûh ile desteklemiştir.” Mücadele, 22.

Ashâbını dost edinmek, onları sevmek, saymak, hakla- rını tanımak, onlara övgüde bulunmak, onları örnek almak, onlar için istiğfarda bulunmak, aralarında çıkan tartışmalar hakkında konuşmamak, onlara düşmanlık yapan, hakaret eden veya onlardan birini tenkit edenlere düşmanlık etmek, ayrıca âilesini sevmek ve onları dost edinmek, onları savun- mak ve onlar hakkında haddi aşmamak, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e yapılacak dostluktandır.

Ehl-i sünnetin âlimlerini sevmek, onlara dostluk etmek, onları yetersiz bulmamak ve şereflerine dil uzatmamak da Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e yapılacak dostluktandır.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in düşmanı olan kâfir, münafık, bid’atçi ve sapıklara düşman olmak da, ona yapıla- cak dostluktandır.

Heva sahiplerinden (bid’atçilerden) birisi Eyyûb es- Sahtiyânî’ye: Sana bir kelime soracağım, dedi. Eyyûb, Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’in sünnetine bir ta’zim ve düşmanla- rına karşı bir düşmanlık olarak parmağıyla işaret ederek şu cevabı verdi: Yarım kelime bile olmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder