30 Aralık 2015 Çarşamba

NAMAZLARDAN SONRA DUA VE TOPLU ZİKİR ETMEK

SORU: Cuma ve diğer farz namazlardan sonra toplu zikir ve duâ etmemiz câiz midir? 

Farz namazı bitirdikten sonra imamla birlikte duâ etmemiz câiz midir?


CEVAP: Bismillahirrahmanirrahim, Hamd, yalnızca Allah'adır.

"İster yalnızca imam tarafından olsun, ister imama uyan tarafından olsun, isterse hem imam, hem de cemaat tarafından olsun,farz namazlardan sonra ellerin kaldırılmasıyla yapılan duâ sünnet değildir, aksine bu davranış bir bid'attır. Çünkü Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den ve ashâbından -Allah onlardan râzı olsun- böyle bir şey nakledilmemiştir. Farz namazlardan sonra yapılan duâ bid'attır.


"Bildiğimiz kadarıyla Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den farz namazda selâmdan sonra duâ için ellerini kaldırdığına dâir bir şey sâbit olmamıştır.Farz namazda selâmdan sonra duâ için elleri kaldırmak, sünnete aykırıdır."

"Beş vakit farz namazlar, nâfile ve sünnet namazlardan sonra açıktan duâ etmek veya devamlı bir şekilde topluca (cemaatle) duâ etmek, münker (çirkin) bir bid'attır. Çünkü Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den ve ashâbından -Allah onlardan râzı olsun- duâ için ellerini kaldırdığına dâir bir şey sâbit olmamıştır.Her kim, farz namazlardan veya müekked sünnetlerden sonra topluca duâ ederse, bu konuda ehl-i sünnet ve'l-cemaate aykırı hareket etmiştir.

Buna göre namazlardan sonra veya Kur'an okunduktan sonra veyahut da ders veya sohbetin sonunda toplu halde duâ etmek hakkında, ister imamın duâ etmesi ve cemaatin bu duâya âmin demesiyle olsun, isterse cemaatin hepsinin topluca duâ etmesi şeklinde olsun, bu konuda Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sözlü veya fiili veyahut da takrirî hiçbir sünnet sâbit olmamıştır. Ayrıca Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in râşid halifeleri ile diğer ashâbının -Allah onlardan râzı olsun- böyle bir davranışta bulunduklarına dâir hiçbir şey bilinmemektedir.

O halde her kim, namazlardan sonra veya Kur'an okunduktan sonra veyahut da ders veya sohbetin sonunda toplu halde duâ ederse, hiç şüphe yok ki dînde bid'at çıkarmış ve ondan olmayan bir şeyi ona ihdas etmiş (eklemiş) demektir.

Oysa Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:

"Her kim, bu işimizde (dînimizde) onda olmayan bir şeyi ona ihdâs eder (açık veya gizli Kur'an ve sünnette aslı olmayan bir şey getirir)se, o ihdâs ettiği şey, kendisine reddolunmuştur (bâtıldır)."

Yine şöyle buyurmuştur:

"Her kim işimiz (dînimiz) üzere olmayan bir iş işlerse, o işlediği şey reddolunmuştur (bâtıldır ve ona itibar edilmez)."

Şayet yapılan işler dinde meşrû olsaydı, önce Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, kendisinden sonra da O'nun râşid halifeleri bunu yaparlardı. Yukarıda da geçtiği üzere Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den ve ashâbından -Allah onlardan râzı olsun- böyle bir şey sâbit olmamıştır. Her türlü hayır ve iyilik, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ve O'nun râşid halifelerinin sünnetine uymakta vardır.Her türlü şer ise, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ve O'nun râşid halifelerinin sünnetine aykırı davranmakta ve Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in onlardan şiddetle uyardığı dînde sonradan çıkarılan yeniliklerde vardır.

Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:

"Benim sünnetime ve benden sonraki doğru yolu bulmuş râşid halîfelerimin sünnetini alın ve onlara, azı dişlerinizle ısırırcasına sımsıkı sarılın. (Dînde aslı olmayıp) sonradan çıkarılan yeniliklerden sakının. Çünkü (dînde) sonradan çıkarılan her yenilik, bid'attir. Her bid'at, dalâlettir (sapıklıktır).Her dalâlet(in sahibi) de, ateştedir."

İmam Şâtıbî -Allah ona rahmet etsin- farz namazlardan sonra topluca yapılan duâyı zikretmiş ve bunun bid'at olduğunu açıklamıştır.Çünkü ne Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, ne ashâbından -Allah onlardan râzı olsun- hiç kimse, ne de onlardan sonra imamlardan hiç birisi böyle yapmamıştır.

Mü'minin bu bid'atı terk etmesi ve Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in her namazdan sonra söylemekte olduğu duâ ve zikirleri söylemeye gayret etmesi gerekir. Duâ etmek isteyen kimse ise, gizlice (içinden) duâ etsin.

İmamın, Cuma namazı veya diğer farz namazlardan sonra duâ etmesi ve imama uyanların da onun duâsına "âmîn" demeleri; ne Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in, ne de ashâbından hiç kimsenin yapmadığı bir davranıştır. Şayet bu davranışta hayır olsaydı, onlar bizden önce bunu yaparlardı. Buna göre bu davranış, dînde yerilen bir bid'attir.

Şeyhulislâm İbn Teymiyye rahimehullah'a soruldu:

Soru: İmam ve cemaatin farz namazın ardından dua etmesi câiz midir? Değil midir?

Cevap: Önce Allah'a hamd ederim. İmam ve cemaatin namazın hemen ardından topluca dua etmesi bid'attir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında böyle bir şey yapılmıyordu. Bilakis O, namazının içinde dua ederdi. Kişi, namaz kıldığı esnada Rabbiyle konuşmaktadır. O'na seslendiği sırada dua etmesi daha münasiptir. O'na seslenmesi ve konuşması (yani, namazı) bittikten sonra dua etmesi pek uygun değildir. Namazın peşi sıra yapılması sünnet olan, Allah'ı tenzih, hamd ve tekbir içerikli Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den gelen zikirleri söylemektir. Yine namazlarının ardından Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şunu söylemiştir: Allah'tan başka ibâdete layık bir ilâh yoktur. O birdir ve ortağı yoktur. Mülk O'nundur, hamd de O'na aittir. O her şeye kadirdir. Ey Allah'ım! Senin ihsânına engel olabilecek kimse yoktur. Senin engellediğini de verebilecek kimse yoktur. Soylu olanın soyunun, senin katında ona bir faydası da olmaz.

Sahîh-i Buhârî'de gelen bir hadîste Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Her kim farz namazın sonunda 33 defa tesbih ederse (subhânallah), 33 defa hamd ederse (elhamdulillah), 33 defa tekbir ederse (Allahuekber) bu toplam 99 eder. Bunun yüze tamamlayarak, 'Allah'tan başka ibâdete layık bir ilâh yoktur. O birdir ve ortağı yoktur. Mülk O'nundur, hamd de O'na aittir. O her şeye kadirdir' derse hataları azalır.

Namazın ardından yapılması sünnet olan bu ve benzeri rivâyetlerde aktarılan zikirlerdir. En doğrusunu Allah bilir.

[Mecmûu' Fetâvâ (22/519)]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder