Asrımızın ve her dönemin en büyük
şirklerinden biri duada şirk olmuştur.
İlahlığı sadece Allah’a veremeyenler
onunla beraber başkalarından da bir
şeyler isteme ihtiyacı hissetmişlerdir. Ya
Allah azze ve celleyi çok büyük,
kendilerini de çok küçük, günahkâr ve
ondan uzak görerek ya da Allah azze
ve cellenin basit işlerle ilgilenmediğini
bu tür basit duaları bazı kimselere
devrettiğine inanarak Allah’ın dışındaki
başka varlıklara dua etmişlerdir.
"Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız
O’na has kılarak (ihlâsla) Allah’a
yalvarırlar. Fakat onları sâlimen karaya
çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah’a) ortak
koşmaktadırlar." Ankebut; 65
Bu ayetin tefsirinde ibnu cerir
Et-taberi rhm. Şunları söylemektedir:
Bu müşrikler denizde bir gemiye bindiği
zaman boğulmak ve helak olmaktan
korktukları için sadece Allah’a dua edip
dini ona has kılarlar. Yani şiddet ve sıkıntı
anlarında rablerini birlerler. Ve yalnızca
ona ibadet eder, ona dua ederler.
Allah’ın dışında dua ettikleri ilahlarından
medet ummazlar, sadece onları yaratan
rablerine yönelirler. Karaya ulaştıkları,
içine düştükleri sıkıntıdan kurtuldukları
vakit karada rablerine ortak koşup
onun dışında başkalarına ibadet etmeye
başlarlar. Allah’ın dışında başka ilahlardan,
putlardan bir şeyler istemeye başlar
onları Allah’a denk tutarlar. Camiul beyan 10\159
“Allah’ı bırakıp da sana fayda veya
zarar vermeyecek şeylere tapma. Eğer
bunu yaparsan, o takdirde sen mutlaka
zalimlerden olursun. Eğer Allah sana bir
zarar dokundurursa, onu yine O’ndan
başka giderecek yoktur”… Yunus; 106-107
Yine bu ayetin tefsirinde ibni cerir
şunları söylemektedir: Allah Teâlâ peygamberine seslenerek şunları söylemektedir.
Ey Muhammed dünya ve ahirette sana fayda
sağlayamayacak, dininde ve dünyanda sana zarar
veremeyecek, seni yaratan ve mabudun olan Allah’ın
dışında hiç kimseye dua etme. Yani onlardan fayda
bekleyerek veya zararların korkarak onlara ibadet etme.
Çünkü onlar fayda veya zarar veremezler. Eğer sen Allah’ın
dışında birilerine dua edersen, Allah’a şirk koşarak kendine
zulmedenlerden olursun. Camiul beyan 6\618
Süleyman Alu-Şeyh bu ayet hakkında şunları
söylemektedir:
Ayetler açık ve kati olarak, Allah’ın dışında birisine dua
etmek, ondan medet dilemek veya
istiğasede bulunmak büyük şirk olduğunu ifade
etmektedir. Bundan ötürü Allah azze ve celle
“Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu
yine O’ndan başka giderecek yoktur. Eğer sana
bir hayır dilerse, O’nun keremini geri çevirecek
de yoktur…” demektedir. Çünkü mülkte,
kahretmede, verme veya engellemede tek yetki
sahibi o’dur. Durum böyle olduğu için bunun
gereği olarak Allah tealanın ulûhiyette birlenmesi
gerekir. Ve bir faydayı elde etmede veya zararı
def etmek için sadece ondan istemek lazımdır.
Çünkü faydayı onun dışında sağlayacak yoktur.
Aynı şekilde zararı da onun dışında def edecekte
yoktur.
“Allah’ın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti
tutup hapseden olamaz. O’nun tuttuğunu
O’ndan sonra salıverecek de yoktur. O, üstündür,
hikmet sahibidir.” Fatır; 2
Bundan ötürü Allah tealanın dışında
kimse bu iddiada bulunamaz. Kendisine bile
fayda sağlayamayacak veya zararı def edemeyen
birisinden bir şeyler istemenin batıllığı ortadadır.
Bu kabirperestlerin inancının tam tersidir. Çünkü
onlar, evliyaların ve meczub olan tağutlarının fayda
veya zarar verebileceğine, zararı def edebileceğine
ve onların kâinatta ve mutlak mülkte tasarruf
hakkına sahip olduklarına inanırlar. Teysirul azizil hamid 237-238
Yine bu konuda Allah Teâlâ şöyle
buyurmaktadır: "Allah’ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine
cevap veremeyecek şeylere dua edenden daha
sapık kim olabilir? Onlar, bunların dualarından
habersizdirler.İnsanlar Kıyamette haşredildikleri
vakit (müşrikler) onlara (tapındıklarına) düşman
kesilirler ve onlara kulluk ettiklerini inkâr ederler." Ahkaf; 5-6
İslam âlimleri, duanın hangi çeşidi olursa olsun
Allah’ın dışında birisine yöneltmenin şirk olduğuna
icma etmişlerdir.
İbni Teymiyye rahimehullah;
Kim kendisi ile Allah arasına aracılar koyar, onlara
dayanır, onlara dua eder veya onlardan bir şey
isterse tüm âlimlerin icmasıyla kâfir olmuştur. El-insaf 27\108
İbni Kayyım rahimehullah;
Şirkin çeşitlerinden biriside, ihtiyaçlarını bir ölüden
istemek, ondan yardım ve kurtuluş beklemek,
dua da onlara yönelmektir. Medaricu-ssalikin 1\375
Muhammed bin Abdulwehhab rhm;
Bu şirkin çeşitlerinden, biri de insanın Allah’ın
dışında bir yıldızın, bir insanın, bir peygamberin,
bir salihin, bir kâhinin, bir sihirbazın, bir bitkinin, bir
hayvanın veya bunun dışında herhangi bir varlığın
kendi zatıyla ona dua edenin duasını icabet
edebileceğine, fayda sağlayabileceğine veya bir
zararı def edebileceğine inanmaktır. Dureru-sseniyye 4\7
Süleyman Alu Şeyh şunları söylemektedir:
İslam âlimleri icma etmişler ki; kim duanın
herhangi bir çeşidini Allah’ın dışında birisine
yöneltirse O lailaheillalah muhammedun resulullah
dese, namaz kılsa, oruç tutsa bile yinede
müşriktir. Çünkü İslam’ın şartı, kelime-i tevhidi
telaffuz edip Allah’ın dışında kimseye ibadet
etmemektir. Kim kelime-i tevhidi telaffuz eder
ve Allah’ın dışında başkalarına da ibadet ederse
o kelime-i tevhidi söylese bile gereğini yerine
getirmemiş olur. Bu Yahudilerin Allah’ın dışında
ilah yoktur deyip Üzeyr’i (a.s.) Allah’a ortak
koşmalarına benzer. Sadece kelime-i tevhidi
telaffuz etmek, onun gereğini yerine getirmeden gereği gibi amel etmeden tek başına yeterli
değildir. Teysirul Azizil Hamid 227
Asrımızın müşrikleri bu konuda o kadar aşırıya
gitmişki, Allah subhanehu ve talanın kuranı
kerimde bahsetmiş olduğu müşriklerden bile
daha aşırıya gitmişlerdir. O günün müşrikleri
büyük sıkıntılarında yanlızca Allah azze ve celleye
dua ederken, rahatlık anlarında salih zan ettikleri
putlarından istemekteydiler. Günümüz müşrikleri
en büyük sıkıntılarında da rahatlık anlarında da
salih zan ettikleri sahışların ruhlardan
istemektedirler. Hiçbir zaman allah subhanehu ve
teladan isteme ihtiyacı hissetmemektedirler.
Olmayan beyinleri ile mantık yürütüp kendilerini
ve tebalarını bu konuda kandırmaktadırlar. Allah’a
direk dua edilmez, aracılar şarttır diyerek
dünyadaki bazı makam sahiplerine nasılki
direk ulaşamıyorsak Allah azze ve celleye de
direk ulaşamayacağımızı ve bunun için aracılar
edinmemiz gerektiğini iddia ederler. Bazıları da
Allah azze ve celleyi haşa direk elektrik veren
bir santrale benzeterek Allah’la ancak trafolarla
bağlantıya geçmemiz gerektiğini, aksi takdirde
yanacağımızla ilgili çok saçma örnek
getirmektedirler.
"O’nun benzeri olan hiçbir şey yoktur. O, her şeyi
işitir ve görür." Şura; 11
Allah azze ve celle ne insana benzer ona ulaşmak
için aracılara ihtiyaç olsun, nede elektrik santraline
benzer –hâşâ- trafoya ihtiyaç olsun. O insana
şah damarından bile daha yakındır. Her işittiğini
duyan ve aynı anda tüm kâinat bile ondan istese
aynı hepsine icabet edecek kudrettedir. Birine
ikramda bulunacaksa kendi fazlından verir kimse
onun yanında torpil yapamaz, adam kayıramaz.
"Şayet kullarım, sana beni sorarlarsa, gerçekten
ben çok yakınımdır. Bana dua edince, dua
edenin duasını kabul ederim. O halde onlar da
benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman
etsinler ki, doğru yola gidebilsinler." (Bakara 186)
Onları bu konuda şirke götüren en temel
sebeblerden biri de asrımızın müşriklerinin Allah
azze ve celleyi gereği gibi tanıyamamaları ve ona
layık olmayan vasıfları yakıştırmalardır. Yoksa
Allah azze ve celleyi gereği gibi tanımış olsalardı
getirmiş oldukları benzetmelerden Allah
subhanehu ve telanın ne kadar uzak olduğunu
bilecek ve ona bu konuda şirk koşmayacaklardı.
"Ey insanlar! Size bir misal verildi; şimdi onu
dinleyin: Allah’ın dışında dua ettikleriniz, bir
araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar.
Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri
de alamazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen
de! Onlar, Allah’ın kadrini hakkıyla bilemediler.
Hiç şüphesiz Allah, çok kuvvetlidir, çok üstündür." Hac; 73-74
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder